BUKET GÜRELİ
Arka Bahçe
25 Şubat - 13 Mart 2016
basın bülteni
Buket Güreli’nin 4. kişisel
sergisi ‘’Arka Bahçe’’ 25 şubat 2016, perşembe günü Adasanat’ ta açılıyor.
Tuval ve kağıt
üzerine yine kağıt malzeme
kullanarak yaptığı 32 adet resmin yer alacağı sergide Emre Zeytinoğlu’nun
deyişi ile;
izleyiciler sanatçının
‘’arka bahçe’’ sine misafir olacak ve onun oynadığı oyunu farkedebilenler bu
resimlerin önünde
daha uzun bir zaman geçirmek
durumunda kalacaklardır… ‘’Uzaktan boya kütleleri halinde algıladığımız, kendi
içlerinde yoğunlaşıp
seyrelen o kütleler, ortaya bazı “öyküsellikler” çıkartsa da göreceğimiz şeyler
bunlar değildir;
bunların nasıl şaşırtıcı bir
teknikle meydana getirildiğidir: Birbirlerini tamamlayarak zengin etkiler
yaratan kâğıt
parçaları… Bunlardan oluşmuş
geniş lekeler… Kimi yerlerde saydamlaşan, kimi yerlerde yoğunlaşan alanlar…
Bu etkiler, kabaca bir
bakışla boyayı andırsa da bir “kolaj mantığı” taşımaktadır. Dikkatli bir
izleyici bundan böyle,
o resimlerin hangi öyküleri
anlattığına değil de “nasıl” anlattığına bakacaktır.’’
Buket Güreli’nin “Arka
Bahçe”si Üzerine
Emre Zeytinoğlu
Bir resim bize ne anlatır?
Belki ilk bakışta birtakım olaylar, durumlar, kişiler, doğa parçaları, mekânlar
vb… Sonra
bunlar hakkında oluşturulmuş
biçimlerin birbirleriyle kurdukları ilişkiler… Tüm bunlardan da bir duygu
çıkartmamızı
ister resim… Basitçe öne
sürülmüş gibi görülen bu tanım, aslında resmin derinine açılan, giderek onun
yapısını
belirleyen bir yolun da
işaretidir; resimdeki “şey”lerin bir araya gelişlerinin her defasında başka bir
algısı ve dolayısıyla
başka bir duygusu oluşur.
Açıkçası burada bir kompozisyondan söz ediyoruz. Başka türlü söylemek
gerekirse,
estetikten söz ediyoruz;
“şey”lerin önemsizleştiği, onların salt “resim” olduğu bir durumdan…
Yalnızca resmin değil, tüm
sanatların tanımıdır kompozisyon. Ve bir kompozisyon farklı algılar yaratmak,
bunun
uzantısında da farklı
duygular açığa çıkartmak adına oluşturulmuş bir ilişkiler yumağı sunar. Eğer
bir kompozisyonun
işlevi “estetik” sözcüğü ile
aynı anlamda anılıyorsa, sırtımızı dayadığımız şu referans bize güven
sağlayacaktır:
Yunanlılar “estetik”
sözcüğünü beş duyu ile “algılamak” anlamında kullanırlardı, ama aynı zamanda da
bu algının
doğurduğu “duygular” için de
kullanırlardı. O halde bir kompozisyonun estetik niteliğinden konu açıyorsak,
bir yandan
da onun ilişkiler yumağı
haline gelip alışılmamış algılar ve alışılmamış duygular yaratma yetisinden de
konu açıyoruz.
Ve o halde estetik bir
kompozisyon, algıları esnetmekte ve daha önce hiç deneyimlenmemiş duyguları da
var etmekte
gecikmeyecektir. İşte bu
yazının hemen girişinde sorduğumuz soru, yanıtını buluverir: Bir resim bizde
derinleşen
duygulara yol açar; kendi
içimizde bir seyahate çıkmak, tuhaf deneyimlere ve duygulara yuvarlanmaktır bir
resim…
Demek ki resim, içine
topladığı her tür algı malzemesinin bileşikleri ile sunulan bir şey olmalıdır;
kompozisyon ise o
bileşiklerin bütünü halinde,
herkese açılmış davetkâr bir “ön bahçe”dir. Evet, hiç kuşku yoktur ki bu
sunulan “ön
bahçe”, algı malzemelerinin
bileşikleriyle oluşturulmuştur; hatta Gilles Deleuze ve Felix Guattari “Felsefe
Nedir?” adlı
kitaplarında, çok kesin
biçimde şöyle yazmışlardır: “Kompozisyon, yine kompozisyon, bu sanatın tek
tanımıdır.
Kompozisyon estetiktir ve
bileşiklerle oluşturulmamış şey bir sanat yapıtı değildir.” İki yazarın
tümceleri bir an içimizi
rahatlatır; estetiği ve
kompozisyonu bir arada düşündüğümüzde, kendimizi bir resmin gizemini çözüvermiş
gibi
hissederiz. Bu olabilir.
ADA SANAT Galerisi
İstiklal Cad. Aznavur Pasajı
No:108 Kat:9 Galatasaray İstanbul
Tel.: +90 212 245 56 23
Tel.: +90 212 245 35 03