SEVİL TUNABOYLU
Aklımda // in my Mind
20 Mayıs/May - 27 Haziran/June
2015
basın bülteni
Dün gece, sırtımızda
taşıdığımız cesedi yıkadım. Kemikleri küvete attığım anda pişman oldum ama
artık çok
geçti. Önce daha temiz (daha
eski) olanları seçtim; onlar kolaydı çünkü eklemleri bağlayan lifimsi tüyümsü
şeyler kuruyup gitmişti. Bu
kolay temizlenir kemiklerde, kanla karışmış, içinden suda kaskatı kesilmiş
solucanların çıktığı,
kemikle bir olmuş toprak yığınları yoktu.
Başlamadan önce sirkeli
sıcak suda beklettim kemikleri. Sonra biraz çamaşır suyu ekledim. Bu sırada
spagetti yaptım. Sarımsaklı
domates soslu makarnamı hızlıca mideye indirdim. Ve şöyle düşündüm:
"Banyoda ölü bir at
yatıyor ve midem bana mısın demiyor". Ardından bir kahve içtim. Oyalanacak
bir şey
kalmayınca kolları sıvadım.
Limon kokulu pembe eldivenlerimi giydim ve Gümüş'ün hediye ettiği önlüğü
taktım.
Bir süre sonra maske gibi
bir şey aradım ama yoktu. Dün ada vapurunun saatini ısrarla öğrenmek istediğim
zaman, söylediğin şey aklıma
geldi. "Ne kadar garanticisin!" ama maskeyi unutmuştum, n'aber?
press release
Last night, I washed the
corpse we carried on our backs. I regretted it the moment I threw the bones
into the tub,
but it was already too late.
I first chose the cleaner (older) ones; they were easy because the fibre-like
fluffy bits
that connect the joints had
dried away. These easily washable bones had no lumps of soil mixed with blood
and coalesced with the bone,
from within which worms that had stiffened in the water appeared.
Before I began, I steeped
the bones in warm water with vinegar. Then I added some bleach. In the meantime
I cooked spaghetti. I
swiftly swallowed up my pasta with garlic tomato sauce. And I thought: “There’s
a dead
horse in the bathtub, and my
stomach couldn’t care less”. Then I drank a cup of coffee. When I had nothing
left
to waste my time on, I
rolled up my sleeves. I put on my lemon-scented pink gloves and the apron Gümüş
gave
me. A while later, I looked
for something like a mask, but couldn’t find anything suitable. Then I remembered
what you said yesterday when
I persistently wanted to learn the time of the island ferry:
“You love playing it safe!”
but I forgot about the mask, how about that?
SANATORIUM Sanat Galerisi
Asmalı Mescit Mah. Asmalı
Mescit Cad. No:32/A Beyoğlu İstanbul
Tel.: +90 212 293 67 17