Éternité, 170 x 250
cm, tuval üzerine akrilik, 2014
ENGİN KONUKLU
Éternité
11 Eylül – 11 Ekim
2014
basın bülteni
1990 doğumlu Engin
Konuklu’nun işlerini ilk kez geçen yıl x-ist’te
“Kesişme V” adlı
sergide görmüştük.
Nostaljik imgelerden
faydalanan Konuklu, “Éternité” adlı yeni sergisinde
19. yüzyıl post
mortem (ölüm sonrası) fotoğrafları ve
bu fotoğraflarda
izleyici ile fotoğraflananın ilişkisini inceliyor.
“...mercek önünde ben, aynı anda: olduğumu sandığım, başkalarının
olduğumu sanmalarını istediğim,
fotoğrafçının olduğumu sandığı, ve fotoğrafçının sanatını göstermek
için kullandığıyımdır. [...]
Fotoğraf, doğruyu söylemek gerekirse, benim ne özne, ne de nesne
ama bir nesneye dönüştüğünü hisseden bir özne olduğum gizli anı temsil
eder:
o anda ölümün (arada kalan olayın) bir mikro çeşidini yaşarım:
tam anlamıyla bir hayalet haline gelirim...”
Roland Barthes,
Camera Lucida: Fotoğraf Üzerine
Düşünceler
19. yüzyılda
fotoğrafın bulunmasıyla yas ritüelleri arasına giren, Avrupa’da ve özellikle
Amerika’da
benimsenen post
mortem fotoğraflarının kökeni aslında daha eskiye dayanıyor.
15. yüzyılda ölen
rahiplerin resmedilmesinden gelen bu gelenek
fotoğrafla birlikte
daha da yaygınlaşıyor.
Dönemin fotoğraf
makinalarının pozlama sürelerinin uzun olmasından dolayı,
ölen aile bireyleri
net; yaşayan ve pozlama sırasında ister istemez kıpırdayanlar ise daha flu
çıkıyor.
Bu flu görüntüyü
vermek için “hidden mother” (gizli anne) isimli teknikler bile geliştiriliyor.
Çocukları ön plana çıkarmak
için, çarşafın altına gizlenen -yine de silüeti belli olan- anneler,
çocukların pozlama
sırasında sabit durmasını sağlıyor.
19. yüzyılda
fotoğrafla birlikte yaşama ve ölüme bir çok yeni ritüel giriyor.
Engin Konuklu ölüm
üzerine düşüncelerini şöyle aktarıyor:
“Ölüm, geride kalanlar için hüzün, belki de sevinç; Meursault için
hiçlik;
post mortem fotoğraflarda ise bir vedalaşma anlamına gelir.
Peki ya ölen için ölüm nedir?
Bir Hristiyan ya da Müslüman için cennet ya da cehennem anlamına
gelirken,
daha üst bir kastta hatta belki rahip olarak doğabilecek bir Hindu için
çok da korkulası olmayan bir durum olsa gerek.
Ölüm; insanda tedirginlik uyandıran, insanın ilgisini çeken ve
bir o kadar da insanı rahatsız eden bir kavram…
Benim içinse ölümü en iyi ifade eden kelime “éternité”.
Fransızca bir felsefe terimi olarak “öncesiz ve sonrasız” anlamına
gelen “éternité”
aynı zamanda sonsuzluğu da içinde barındırıyor.
Bende ölüme dair bir seri oluşturma isteği uyandıran éternité kavramı
serinin ilk resmine adını verdi.
En şık kıyafetleriyle yatağına yatırılmış, Fransız bir genç kızın duvar
kağıtlarıyla kaplı,
dini objelerle dolu odasındaki ölü bedeninin fotoğrafında, figür
ölmüşten çok uyur gibi.”
Princess of Wales, tuval üzeri akrilik, 210x200cm, 2014
Deer trophy, tuval üzeri akrilik, 210x200 cm, 2014
ENGİN KONUKLU | Adana, 1990
2011 yılında Dokuz
Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden
mezun olan Konuklu,
aynı üniversitenin Resim Bölümü’nde yüksek lisansına devam etmektedir.
“Tanımsız” isimli ilk
solo sergisini 2011 yılında Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi
“Operation Room”da
açan sanatçının katıldığı diğer sergiler arasında
“30. Günümüz
Sanatçıları İstanbul Sergisi” (Akbank Sanat Galerisi, İstanbul, 2011),
“Durumlar
Olasılıklar” (İzmir, 2011),
“Look Inside II”
(İzmir, 2011),
“Resim ve Heykel
Müzeleri Derneği 30. Yıl Sergisi” (İstanbul, 2011)
ve
Contemporary
Istanbul’13 sanat fuarı
yer almaktadır.
X-IST Sanat Galerisi
Abdi Ipekçi Cad.,
Kasikçioglu Apt. No:42 D.2, Nisantasi / Istanbul
Tel: +90 212 291 77
84